Ablamla önce şehrin en büyük alış veriş merkezine gittik.Hafta içi pek kalabalık olmadığı için pek alış veriş merkezine benzemiyordu ama beni bilen bilir ben sakin ortamları daha çok severim.
Her neyse bir kaç mağaza gezdik.Kitapsan'a gittik filan derken bş baktık başka gezecek yer kalmamış.Ablam hadi şu lunaparka gidelim dedi.Pek kalabalık değildi dediğim gibi ama aletlerin çalışmasına değecek kadar insan vardı.Biz de biraz eğlenelim dedik ama ablam yanında bozuk para kalmadığını söyledi ve deli gibi banka aradık.Ya sanki tüm bankalar bize gıcıklık olsun diye kurulmuş.Civarda tek bizim işimize yarayacak olan banka yok.Tüm bankalar var ama.Nasıl sinirlendik belli değil.Sonra ablam ben şuradan otobüsle banka olan yere gidiyim sen bekle deyince ayrıldık birbirimizden.Ben tekrar lunaparkın o tarafa döndüm.Biraz yürüdükten sonra bi banka oturup Ebrar'dan gelen mektubu okumaya karar verdim.Nasıl yaladıysa artık bi türlü açılmadı zarf.Birazcık yırtıldı ama olsun.Zarfın kapağını açar açmaz bi yazıyla karşılaştım.Biraz sırıttıktan sonra kağıdı okumaya başladım.Bir insan beni yazılarıyla ancak bu kadar mutlu edebilir.Yani neredeyse ağlayacaktım.Bana Fırat çizmiş Fırat ya Fırat Fırat.Benim zayıf noktalaramı bilen tek insan Ebrar.
Kağıdı okuduktan sonra zarfın dibine baktım ve kalpli kitap ayracı,10 kuruş(10 kuruş bulunma nedenini kimse anlayamacak sadece biz ) ve bir de küçük dipnot buldum.Ama ben bi yandan deli gibi sırıtıyorum bi yandan da zarfı karıştırıyorum.Etraftakiler ban kim bu ilkel insan diye bakmış olabilir ama ben o an mektuptan başka hiçbir şey düşünmüyordum.Bir de bana şarkı hediye etti canım benim :)(Sözüm ona; Ebrar sokakta olduğum için kahve içemedim ama eve gelince içtim sayılır mı kankasının gülü?)
Neyse ablam geldi biraz lunaparkta oyalandık ve karnımız acıktı tabi doğal olarak aslında doğal diyemicem çünkü benim o saatlerde karnım acıkmaz midemi kontrol altında tutmaya çalışıyorum.Fakat bir günlük kaçamağım olsun di mi?Gidip aldığımız menüleri afiyetle mideye indirdikten sonra ben sonunda aradığım kaktüsü buldum.
Küçücük saksısı,sallanan gözleri,bıyığı filan tam bi eşek sıpası ya.Adını Şerafettin koydum.Arada şero,bıyıklı,dayı,dede,dikenli,tüylü gibi terimler filan kullanırım ben.Neyse iyi anlaşacaz gibi gözüküyoruz.İyi bi ikili olduk yani.Ben güvendim Şerafettine.Hem o , sırtımdan dikenini batırmaz.
Bugün çok mutluydum.İçimden kesin akşam birilerine sinirlenirim bu günü tamamen mutlulukla geçirmiş olamam diyordum ve evet şu anda birilerine sinirliyim.Neyse en azından dertleşebileşeğim bi dedem oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder