12 Şubat 2012 Pazar

Klavye kırıntıları.

Susuyorum...
Onca insan benimle konuşmak isterken ben susuyorum.Çünkü biliyorum 'bana anlatabilirsin' cümlesinin bütün samimiyeti alınmış bir cümle olduğunu.Samimiyetsizce anlatacaklarım yerine susuyorum.
Beynime dolan kelimeler,düşünceler sesime karışmıyor ellerime dolup kalemimden kağıtlara sızıyor.Beni en iyi kağıtlar dinliyor çünkü.Kalemim benim sesim oluyor.Nerede bitireceğimi ,nasıl başlayacağımı daha iyi ölçüyorum yazdığım zaman.Onun için aslında en çok ben konuşuyorum.
Kağıt kokusunun samimiyeti dolduruyor dört bir yanı.Samimiyetiyle benim ona yazmam için çabalıyor sanki.Bende yazıyorum.Bazen gözyaşlarımla,bazen kocaman gülümsemelerimle,bazen hırçınlıklarımla,bazen isyanlarımla yazıyorum.Ne olursa olsun sabırla dinliyor beni kağıtlar.
Kimseyle konuşamıyorum.Bazen o kadar susuyorum ki konuşmayı unutuyorum.Aslında kimsede beni dinlemiyor.Yaptığım şeyleri anlatınca aniden hevesimi kırıyorlar.Bende anlatmıyorum.
Yazamadığım zamanlar oluyor bazen.Bir türlü geçmeyen o saatlerde gerçekten yalnız olduğumu hatırlıyorum.Kağıtlar bile beni terk ediyor o vakitlerde.Kağıtlara dökemediğim kelimeler kalbimin üzerine bir öküz gibi oturuyor.Korkuyorum sonra.Bir böyle bir köpek gibi tek başıma ölmekten korkuyorum.

Hiç yorum yok: